11 Şubat 2015 Çarşamba

ZÜLEYHA olmak vardı.....




Züleyha yavaşça kaldırdı başını yerden ve gözyaşlarının azametine uğrayarak şöyle dedi;  -             
- Ey Yusuf ! sevmeye gönül ettim ben,aşkına Aşk-ı Züleyha.Ve sessizce konuşmaya devam etti;
   
Ne zaman düşsen aklıma Yusuf kenanın tüm ışıkları söner.Hüzün kuşatması  gözlerimdeki baksana.! Bu bir hasret depremi…Seviyorum seni ey Züleyha’nın yusuf’u o yüzden söküp,söküp dikiyorum yüreğimi her defasında…
-Yusuf hafifçe yere eğildi ve Züleyha’ya kalk ve git dedi.
    
 Züleyha yaşlanmıştı gözleri de keskin görmüyordu.Bitkin bir şekilde hüsranını da yanına alarak çekilerek uzaklaştı.
Ve şimdi bir ses yankılanıyordu sokaklarda Yusuf diye ve ağlayan Züleyhaydı. Yine kahrolmanın verdiği bir azaptı ondaki,bir yenilmişlik ve aşk-ı tarumardı…
Ne güzelliğinden ne şöhretinden nede malından arda kalan vardı zaten.Yusuf derdi ile her şeyinden vazgeçmişti ve kim Yusuf’u gördüm  derse onu hediyelere boğuyor anlatmasını diliyordu.
Evinde bir şey bulunmuyor, üstündeki eski elbisesinden de başka bir şeyi yoktu Züleyha’nın.

Bir süre sonra Mısır sokaklarından ses de kesilmişti ayak izleri de! Züleyha ne yiyor ne içiyordu ve durmadan inleyerek yıpratıyordu kendini.Harabeye dönen evinden çıkmıyordu artık.
Evinde çilenin ve aşk ıstırabın içinde boğulurken  ellerine bakarak üzülmenin doruklarına varan Züleyha , buruş buruş olan cildine içlenerek  ağlamaya başladı.Artık gözyaşlarının tuzu yüzünü yakıyordu.
 Ağlamanın verdiği dayanılmaz kalp sancısıyla   yere çökerek gözlerini kapattı ve;
 -Ey Yusuf’un RABBİ bana huzur ver ey Yusuf’un RABBİ dedi ve kaldı.!Birden irkilerek ne yapıyorum düşüncesi içinde inandığı putlara göz ucu ile baktı.

 -Hey tanrılarım Yusuf’un tanrısıyla konuşsanıza hadi aracı olsanıza..!

Ona yardımı dokunmayan put tanrılarına bakarak niçin?...dedi.Hıçkırıklara boğulan züleyha nefes alamıyordu.Sonra yavaşça sakinleşmeyi denedi.Ve bir süre sonra sakinleşen O buğulu kadın tüm ışıkları kapattı ve odasının en kuytu köşesine çekilerek diz çöktü ve karanlıkta ay ışığının renginde anlatmaya başladı;

-Ey Yusuf’un RABBİ beni duyduğunu biliyorum ve yemin olsun ki benim tanrılarımdan daha güçlüsün.
 Züleyha  bunun onu rahatlattığını anlamıştı ve anlattıkça kalbindeki yükün ne denli azaldığını fark etti ve uzun bir uykuya daldı günler sonra.

Artık her gün belirli aralıklarla yusuf’un RABBİ ile buluşuyor, yusuf’a yakınlaşıyordu sanki.Geçen ağlamalı ,yalvarmalı gecelere inat züleyha artık ağlamayı kesmiş normal hayatın ve RABBİN  mükemmelliğine varıyordu.

Yükseliyordu Züleyha, öyle ki her gün gençleşen ellerine bakıp gülümsüyor ve bunun bir sebebinin olduğunu çok iyi biliyordu. Yavaş yavaş nar-ı aşk’dan bahsetmemeye başladı.Artık belirli aralıklarla Yusuf tan gördüğü gibi secdeye varıp saatlerce RABBİN mükelliğine varıyordu.. 

Ve  gerçek aşka adım adım yürüyen Züleyha belirli aralıklarla süren ALLAH ile buluşma süresini uzatıyordu.Şimdi hangi aşka bulandığını iyi biliyordu Züleyha.                                          

Günler geçmişti ve Züleyha’nın evine bir haber düştü.Sanki duvarlar sevinçten ağlıyordu duyanlar şaşırıyor dudaklarını ısırıyordu.Evet Yusuf o kadar süreden sonra züleyhayı görmek için mekana geliyordu. Yusuf kapıdan içeri girdi ve eski anıları ,geçmişin tüm yaşananları suratına tokat gibi sicilleme iniyordu sanki…

Yusuf titriyordu ve bir an derin nefes alarak  iç kapıyı da açarak içeri girdi.

Züleyha bir köşeye çekilmiş örtüsünü yüzünü kapatır şekilde kapatmış maneviyat içinde ilahi aşka bulanmış bir şekilde öylece duruyordu.

Yusuf Züleyha’ya yaklaştı ve seslendi ama ses yok.Sonra yere züleyha’nın seviyesine çömelen Yusuf, Züleyha’nın örtüsünü kaldırdı ve derin bir iç çekerek ağlamaya başladı.

- Züleyha ! dedi ve kaldı Yusuf.
 Züleyha başını hafif kaldırarak Yusuf sen mi geldin dedi.Yusuf’un aşkından tar-u perişan olan Züleyha Yusuf’un gelmesine sanki çokta sevinmemişti.

Yusuf’un gözlerinden akan gözyaşı Züleyha’nın yenilenmiş ellerine döküldü ve bir anda ellerini hızla çeken Züleyha dedirgin oldu.

Yusuf sakinleşti ve dediki; Ey züleyha ALLAH seni bana eş kıldı.Züleyha uzun süre sessiz kaldı ve daha sonra şu cümleler döküldü ağzından;

 - Yüreğime bir bıçak sapladım Yusuf seni görünce sonra ellerim kana bulandı o ellerle sana geldim ama görmedin.

Sonra sapladığım gibi çıkarmakta bana düştü.Ellerimdeki kanlar yüzüme ordan da kalbime bulaştı. Çok sevdim! O kadar sevdim ki !! Sen her aklıma geldiğinde yüreğim  karşında eğiliyordu.

Yusuf bu büyük aşkı duydukça züleyha onda büyüyordu.

Züleyha hıçkırıklara boğularak belki de kendinden başka kimsenin dahi bilmediği sözleri sessiz  haykırışlarla Yusuf’un gözlerine bakarak söylemeye başladı.

- Ey  Yusuf ben seni ararken RABBİMİ buldum.Yemin olsun ki bu vakit sen olmasanda olur.
Yusuf başını eğerek ey RABBİN kulu züleyha şimdi beni daha iyi anlayabiliyor musun?
Züleyhada Yusuf’a cevap olarak şöyle dedi ;Ey Rabbin Peygamberi Yusuf peki Sen!
Sen  gönlü şimdi  büyük Aşka derin düşen züleyhayı kabul ediyor musun..!!!