Ah benim canım mersedesim deyince sanacaklar ki araba tutkunu bir adam.Ne gezer hiç arabadan anlamam ve hiç bir özentim olmadı bugüne kadar. Benim arabamla ilişkim arabanın çilekeş olmasından başka bir şey değil...Şu fani dünyada bu araba kadar itirazsız ve sonsuz sadakatla bağlı bir yol arkadaşım olmadı..Şimdi geriye doğru baktığımda keşke bu arabayı çöpe atmasaydım keşke anılarımın sırlarımın sahidi yol arkadaşım bu arabayı antika olarak saklasaydım..Fransa nın dağlarını ovalarını ve şehirlerini birlikte turladık..Sonra 500 bin km ye varınca artık yeter dedi..Ben tükendim..Bu araba ile ilgili önemli bir anımı sizlerle paylaşmak isterim.Bir kış günüydü.Epinal a iftar yemeğine davet edilmiştik.O gün 7/8 tane arkadaşımı Epinala gitmek için aradım. Hiç birisi o gün müsait değildi.Yalnız kalmıştım kış günüydü ve Strazburg Epinal yolu hem dağlık hem uzaktı ama söz vermiştik .Çaresiz cıktık
yollara.Tabi ihtiyar beyaz 190 mersedesle.İftara vaktinde katıldık.Bizi alim abi karşıladı.Sonra camiye geçtik ama çokda iyi karşılanmadık fakat meramımızı anlattık.Teravih namazından sonra gencler bizi bırakmadılar. Şehir merkezine gittik ve gençlerle kahve içip uzunca sohbet ettik.Toplantı bittiğinde saat gece yarısını gösteriyordu.O uzun ve dağlık dönüş yolunda Epinal dan Strazburg a gelinceye kadar arabamla konuştuğumu hiç unutmuyorum.Ona seslenirken demistim ki kaç yıldır benimlesin sana yola çıkacağız uzaklara gideceğiz dediğimde bana hiç hayır demedin hiç işim var yorgunum demedin ve hiç hiç mazaret üretmedin ne zaman sefere çıkacak olsak sadece kontağını çevirmek yeterli oldu dedim.Sanki araba beni duyuyor ve dinliyordu sanki 40 yıllık kadim bir dosttu ve beni anlıyordu...Ah ah kaç sefer yalnız kaldığımız bu seferlerde bir başımıza düştük biz yollara...Kahramanımız resimde görünen arabadır...Hıç bir şey kolay olmadı Rüveyda....
0 yorum:
Yorum Gönder