Adam başını kaldırdı.. Alabildiğine uçsuz bucaksız maviliklere baktı ve mırıldandı gitmek lazım..İyice daraldığını ,sıkıldığını hatta tutsak alınmışlık hissini yaşadığını düşündü..Derin bir iç çekerek içinden geçtiği zor ve sancılı sürecin ağırılarını kalbinde,ruhunda hissetti..Beyni zonkluyordu..Gitmek ağrısı dahada depresti..Hayat kısaydı ve bu ömür tek bir şeyle tüketilemezdi.Yeni şeyler yapmalı,yeni şeylerle tanışmalı ve yepyeni şeyler üretmeliydi..Kararını vermişti hayal ettiği her şeyi yapacak ve yaşayacaktı..Ağırlık ve yüklerinden kurtulmak istiyordu sanki..Mesala uzun bir yolculuk hayal ediyordu..Anadoluyu baştan sona turlamayı düşünüyordu.Şehir,şehir,kasaba,kasaba gezmeyi sularından içmeyi ve kır çiçeklerini koklamayı..
Çocukluk düşlerinden birisi olan sinemacı olmayı,film çekmeyi hatta filmlerde oynamayı başarabilirim dedi..
Bunun için onlarca yıldır biriktirdiği her şeyi bırakıp gitmesi gerekiyordu...Uzun zamandır düşünmüştü bunları..Nar çiçeğini tanıdığı günden beri yerleşik bir yaşam algısı kalmamıştı.Nar çiçeğinin kokusunun gittiği yere kadar,o kökünün çektiği yere kadar gidebilirdi..Eylül diyordu..Bir eylül ayında gideceğim..Hüznümü ,aşkımı alıp öyle gideceğim...
Yoksa uzaklarda nar çiçeğinden çok uzaklarda yaşamak imkansızdı.. En azından onunla aynı topraklarda nefes alıp vermek istiyordu.. Ve Eylül'ü bekliyordu.....
0 yorum:
Yorum Gönder