Fransa da Sayıştay'ın 2012'de yayımladığı rapora bakılırsa 2493 mahalle veya 751 bölge hassas nokta olarak değerlendiriliyor. Reformların hassas bölgeleri öncelemesi gerekiği ifade ediliyor. Diğer Avrupa devletleriyle kıyaslandığında İngiltere'de 39, Almanya'da 392, İspanya'da 17 hassas bölge bulunuyor. Fransa'da hassas bölge sayısının bu denli yüksek olması yabana atılmaması gereken bir durum. Sefalet haritası çıkarıldığında sayı düşse de gerçeği değiştirmeye yetmiyor (1300 mahalleye geriliyor). Ayrıca , diğer ajansların veya bakanlıkların öncelikli kabul ettikleri mahalleler arsında görülen uyuşmazlık işleri kolaylaştırmıyor. Örneğin , Milli Eğitim Bakanlığı'nın öncelikli kabul ettiği 350 bölge ile şehircilik ajansının haritasında yer alan 200 bölge uyuşmuyor. Ne var ki, güvenlik, eğitim , sefalet gibi kriterler göz önünde bulundurulduğunda 50 ila 100 bölgenin sınıfta kaldığı doğrudan ifade edilmese de üstü örtülü kabul ediliyor.Şimdi siyaset önüne konulan bu tobloyu değiştirmekle uğraşacaği yerde Müslümanların Özgürlüklerini kısıtlamak ve suçlu muamelesi yapmakla meşgul.Charlie Hebdo saldırısı sonrasında banliyöleri yeniden yaşanabilir hale getirmek, yaşanan bölünmüşlükleri ortadan kaldırmak için uğraşacaklarına Üniversitelerde başörtüsü yasağını yaygınlaştırmaya çalışıyorlar.Bu kadar kör olabilirlermi diyor insan ancak bunun körlükle alakası yok siyaset çözüm üretmek yerine yukarda istatistiklere yansıyan banliyölerin sefaletinden besleniyor.O sefaleti gerektığinde dinci bir dehdit gerektiğinde modern yaşama bir tehdit yada güvenliği tehdit olarak gösterip en sert tedbirleri almakta yarışan gergin sertlik yanlısı siyasetçiler pirim yapıyorlar.Dikkat ederseniz son 15 yıldır Fransa bu sertlik yanlısı ve sürekli yumruğunu sıkan siyasetçilerin şovuna sahne oluyor..İstatistiklere yansıyan banliyö sefaletini ortadan kaldıracak sosyoekonomik projeler üreteceklerine Müslümanları
Élysée Sarayına toplayıp bir iki resim karesi verdirmeyi maheret olarak görüyorlar..Biz bu
sowlardan bıktık..Sorunlara gerçekçi ve adil çözümler bulunmalıdır. Sürekli Müslümalara parmak sallayarak çözüm bulamazsınız.Müslümanlarda kendilerine suçlu muamelesi yapılmasını itiraz ederek çözümün tarafı olmalı ve siyaset sahnesine inmelidir.Artık oluşturulan mizansenlere figuran olma dönemi kapanmalıdır.Laikliğin tarafsızlık ilkesine rağmen Müslümanların dini hayatına devlet müdahale etmemelidir.
a.gedikoğlu 6 mart 2015