15 Eylül 2017 Cuma

14 Eylül 2017 Perşembe

Cem Özdemir ve dayatılmak istenen siyaset

Ektiklerini biçiyorlar..
Yıllarca Mezhepçi ve İdeolojik politikalar uygulayarak Dindar ve Geleneksel Türkleri dışladınız,horladınız hatta suçlayarak siyaset dışına ittiniz..Onlar kendilerine sahip çıkan ve önemseyen bir ses duydular koşuyorlar.Erdoğan'a kızacağınıza bu sakat ve ayrımcı politikalarınızı sorgulayın.Bu politikalar Almanya ve Avrupa toplumlarının birarada ve barış içinde yaşamasını zorlaştırıyor.Kimdir bu Cem Özdemir'ler.Yüreğiniz yetiyorsa Almanya ve Avrupa toplumu içinde bir anket yapın.Avrupa Türk toplumun en az %80 bu adamı geleneğine kültürüne sırtını dönmüş düşman biri olarak görüyor.
Aklınızı başınıza alın.
Bu siyaset aklı Almanya yı doğru bir yere götürmüyor

Bu karanlık sokaktan kurtuluşun tek yolu artık Türkiye değişti gerçeğini kabul etmekten geçiyor.Eski Türkiye artıkları ile yola devam edemezsiniz.O artıklar sizi yanlış yönlendiriyorlar.Almanya nın ekonomik ve siyasi çıkarları eski Türkiye artıklarını himaye ederek ve onların akıl hocalığı üzerinden
yürütülemez.
Almanya nın  bu gerçeği görme vakti gelmiştir.
Avrupalı Türklerin % 80 nin reddettiği insanları Almanyalı Türklere Türk kökenli siyasetçi diye dayatarak sonuç alma dönemi geçmiştir...
Çok yakında bu gerçekle yüzleşeceksiniz

agedikoğlu 14 eylül 2017






12 Eylül 2017 Salı

Avrupalı Türkler için ikinci dönemin banlangıcının eşiğindemiyiz..

Avrupalı Türklerin, Avrupa macerasında ikinci dönem mi başlıyor.Bu sorular sıkca sorulmaya başlandı.Müslümanların büyüyen sorunları ve bu sorunların çözümünde siyasi temsil eksikliği gün gibi ortada duruyor.Siyasi temsil anlamında partilerde boy gösteren Müslüman kimlikli kimi insanların Müslümanlara karşı duruşları ve tutumları Avrupalı Türkleri yaraladı ve yaralamaya devam ediyor.

Avrupalı Türklerin ikinci dönemini bu tartışmaların seyri belirleyecektir.Bu tartışmalar hangi zeminde yapılacak ve üslup nasıl olacak bütün bunların cevabı sonucu etkileyecektir.Bugün geldiğimiz nokta kaçılınılmazdı ve bu noktaya gelindi.Çünkü Avrupa da ki dernekleşme sürecine bakıldığında,dernekleşmenin o günkü ihtiyaçlardan doğduğu görülecektir.İhtiyaçlar nedir diye bakılmış ve pratik çözümler bulunarak dernekleşme başlatılmıştır.Yani dernekleşme süreci derin bir planlama ve kurgunun sonucu oluşmamıştır.

Çok kabaca  söyleyecek olursak din,kimlik ve nesil kaygısı cami derneklerinin kurulmasının temelini oluşturmuştur.Süreç içinde hac,umre ve insani yardım dernekleri bu yapılara eklemlenmiştir.Son yıllarda eğitim çalışmaları kolej,lise ve öğrenci yurtları ile hizmet alanları aynı zeminde genişlemiştir.
Son tahlilde de  bu çatı kuruluşları ve bağlı dernekler camilerin modernizasyonu diye tanımlaya bileceğimiz camilerin minare ve kubbelerinin de içinde olduğu yeni bir yapılanma süreci yaşamaktadır.

Cami dernekleri ile devlet ilişkileri  camilerin modernizasyon sürecinde devletin baskın olduğu bir mecrada ilerlemektedir.Cami dernekleri bu modernizasyon karşılığında daha çok ''mevcudu korumayı ve susmayı'' tercih etmektedir.Cami derneklerinin aldığı bu pozisyon siyasal temsil alanında çok derin bir boşluk oluşturmaktadır.

Artan,farklılaşan sorunlar ve ihtiyaçlar karşısında cami derneklerinin geri durması yeni yapılanmaları zorunlu kılmaktadır.Görünen o ki cami derneklerinin mevcudu koruma kaygısı kolay değicek bir tercih değil.Bu birazda içinde bulunduğumuz devletlerin bir dayatması.

O halde farklı taleplere ve ihtiyaçlara cevap verecek  yeni yapılar kapıdadır.İkinci dönemin lokomotivi bu yeni yapılar olacaktır.Haklar, özgürlükler,adalet ve eşitliklik gibi  Müslümanların mücadele alanını çok daha geniş alanlara yayacaklardır.
Bu yeni yapılanmaları zorlu bir mücadele bekliyor
Bu yapılanmanın öncü kuruluşları yeni kurulan siyasi partilerdir.
Dikkatle izlemeyi ve takip edilmeyi hakediyorlar..


agedikoğlu 12 eylül 2017

11 Eylül 2017 Pazartesi

Almanya da Türk partileri ve siyaset stratejileri..


Almanyalı Türklerin kurduğu BİG ve ADD partileri  Almanya siyaset arenasında geleceklerini arıyorlar.

Almanya da ki Türk dernekleri çatı kuruluşlarının bu siyasi çabalara farklı gerekçeler öne sürerek uzak durduklarını geçen yazılarımızda değinmiştik.

Dindar,Muhafazakar ve Milliyetçi  kökenli Almanyalı Türklerin siyasi geçmişleri,yatırımları ve çabaları çok eskilere dayanmıyor.Her bir partinin çok kısa geçmişleri var.Almanyalı Türkleri tekellerinde bulunduran çatı kuruluşlarının bu siyasi çabalara uzak durmaları, siyasi mücadele yürüten ADD ve BİG partilerini farklı arayışlara sürüklüyor.


Bu arayışların başında da Erdoğan geliyor.Almanya da yapılan bütün seçimlerde Ak Partinin aldığı % 65-70 bandındaki seçmen tabanını, yine Erdoğan sempatisi ve desteği üzerinden partilerine  kaydırabilme çabasındalar.Nitekim ADD partisi açıktan Erdoğan afişi ile seçim kampanyasını başlattı.Almanya sokaklarında Erdoğan afişleriAlmanyalı Türklerin kurduğu BİG ve ADD partileri  Almanya siyaset arenasında geleceklerini arıyorlar.

Almanya da ki Türk dernekleri çatı kuruluşlarının bu siyasi çabalara farklı gerekçeler öne sürerek uzak durduklarını geçen yazılarımızda değinmiştik.
.
Benzer çabalar BİG partisi içinde geçerli.Almanya da ki çatı kuruluşlarının siyasete uzak durmaları siyasi partilerde bu arayışı, yarışa dönüştürecek gibi görünüyor.Her şeyden önce Sayın Erdoğan'ın bu partileri destekleyin çağrısı ne kadar karşılık bulacaktır.Hemen söyleyelim BİG ve ADD partileri alana inmeden teşkilatlanmadan Erdoğan'ın çağrıları aşşağıya inmeyecektir.

Niçin mi açıklayalım..Çünkü Almanyalı Türkler siyaseten sürülmemiş bir toprak gibidir.Bu vebal kime aittir onu Almanyalı Türkler sorgulasın.Siyaseten hep nadasa bırakılmıştır.Çatı kuruluşları bu nadas durumundan memnundur.Erdoğan'ın çağrılarıyla  bu siyasi çabalar ne kadar güçlendirilmeye çalışılırsa çalışılsın Almanya Türkleri siyaseten nadasa bırakıldığı için fayda etmeyecektir.Bu tohum ekilmemiş  toprağa yağmurlama sistemiyle su ve gübre atılması gibi bir şeydir ki fayda sağlamayacaktır.Önce toprak işlenmeli,sürülmeli ve ve siyasi tohumlar ekilmelidir.Bu açıdan BİG ve ADD çalışmaları çok kıymetlidir.Ancak bugünden yarına sonuç almak mümkün değildir.

O halde kimse kendisini aldatmasın.Erdoğan bu kadar güçlü bir lider olmasına rağmen ve onca yoğunluğu ortadayken Ak parti teşkilatlarıyla ne kadar yakından ilgilendiği herkes tarafından görülmektedir.Eğer bir çağrı ile çözülecek olsaydı,çağrısını yapar Ankara da yatardı.

Zahmetsiz zafer olmaz.
Önce Almanyalı Türklersiniz ve Almanya da siyaset yapıyorsunuz.Ayakları Almanya ya basarak yapılan bir siyaset daha gerçekci bir siyaset olacaktır.Almanya Türk toplumunu siyaset yaparak ikna etmeden yürütülecek farklı arayışlar beklendiği gibi doğru sonuçlar doğurmayacaktır.
Siyaset maraton koşudur..

agedikoğlu 11 eylül 2017











6 Eylül 2017 Çarşamba

Zihniyet Değişimi Ve Almanya Türkleri...!!!!

Avrupalı Türklerin kalbi Almanyadadır.Bir çok nedenden dolayı bu böyledir.Avrupa da ki Türk derneklerinin genel merkezleri Almanya da bulunmaktadır.Avrupa genelinde yapılan bütün planlama ve uygulamaların beyni ve zehinsel üretim merkezi Almanya dır.

Avrupalı Türklerin en yoğun olarak yaşadıkları birinci ve rakipsiz ülke Almanyadır.Türkiye den yapılan  Avrupalı Türkler okumaları ve planlamaları  her zaman Almanyalı Türkler üzerinden olmaktadır.Sadece saydığımız bu temel stratejik sebeplerden dolayı , Almanya Türkleri, geçmişte Avrupalı Türklerin gelişimi,dönüşümü ve  ilerlemesinde hayati bir role sahip olmuşlar ve hala o rolleri devem etmektedir.Çünkü 1970'lerin örgütlenme modeli ve çalışma sistemi Almanya üzerinden devam etmektedir.

Almanya Türkleri uzun yıllar boyunca bu rollerine fazlasıyla sahip çıkarak Avrupalı Türklerin her ülkede örgütlenmesine öncülük etmişlerdir.Bugün ki Avrupa teşkilatlanmasının mimarı Almanyalı Türklerdir.Bu statu Almanyalı Türklere fazlasıyla dün olduğu gibi bugünde sorumluluklar yüklemektedir.

Türklerin yerleşik toplum olmaya zorlandığı 2000'li yılların başından itibaren, Avrupalı Türkler sosyolojik olarak değişmeye başlamıştır.Bu değişim ne yazık ki Almanyalı Türkler tarafından iyi okunamamış ve gerekli tedbirler alınmamıştır.

Bu sosyolojiyi iyi okuyamayan Almanya da ki çatı kuruluşları ile Türk toplumu derin bir ayrışma yaşamıştır.Ve yaşanılan bu ayrışma ve kopuş henüz yeteri kadar tahlil edilmemiştir.Şimdi o ayrışmanın sonuçlarını her yerde gözlemlemek mümkündür.Avrupalı Türklerin örgütsel anlamda bağlı olduğu Almanyalı Türkler, Avrupalı Türklerin isteklerini ıskalamaya devam eder,burun kıvırır,yok sayarsa  yeni arayışlar kaçınılmazdır.Hatta bu yeni arayışlar farklı,farklı ülkelerde boy vermeye başlamıştır.

Bahsettiğimiz yeni arayışların öncü kuruluşları  her ülkede birbirinden habersiz ve bağımsız kurulan siyasi partilerdir.Almanya başta olmak üzere kurulan bu partiler derneklerin zayıflaması ve toplumsal taleplere cevap verememesinden kaynaklanmaktır.

Burda garip olan şey, değişen sosyolojiye ayak uyduramayan çatı kuruluşu fedarasyonlar ve onlara bağlı dernekler,partileşme süreçlerinin yanında yeralmaları gerekirken,taban kaybetme korkusuyla ya nötr kalmayı yada  karşı çıkmayı tercih etmişlerdir.Ancak Avrupalı Türklerin sosyolojisi değişimi dayatmaktadır.Değişimin adresi çatı kuruluşlarının genel merkezlerinin olduğu Almanya ve Almanyalı Türklerdir.

Bu sınava Almanyalı Türklerin ve çatı kuruluşlarının nasıl cevap verecekleri zaman içinde bakıp görülecektir.Bu aşamada şu çok iyi bilinmeli ki Almanya da ki çatı kuruluşları değişime ayak diretirlerse Avrupa Türk toplumu yeni güç merkezleri oluşturacaklardır ve bunların sinyallerini vermişlerdir. O zaman Almanya ve Almanya Türkleri eski konumunlarını kaybedeceklerdir.

Yeni dönemin lokomotif güçleri siyasi partiler olabilir mi ve bunlar toplumsal karşılık üretebilirler mi gelecek yazılarımızda bunları birlikte ele alacağız..




agedikoğlu 06 eylül 2017











5 Eylül 2017 Salı

Erdoğan'ın Çağrısı..Almanya Türklerinin sessizliği !!!!!!

24 eylülde Almanya da yapılacak seçimlerle ilgili olarak Erdoğan bir çağrı yaptı. Ve Almanya Türklerine, Türkiye ye karşı düşmanca politikalar üreten  SPD,CDU ve Yeşillere oy vermeyin dedi.O günden beri Almanya Türklerinden bir ses çıkmıyor.STKlar sessiz.

Türkiye seçimleri söz konusu olduğunda anında cevap veren stklara ve Almanya Türklerine ne oldu.Bu sessizliğin arkasında ne var.
Acaba bu sessizliğin nedeni korku olabilir mi.Almanyada ki Türk dernekleri farklı gerekçelerle uzunca bir dönemden beri baskı altında tutuluyor.Gün geçmiyor ki Alman basınında  Türkler aleyhine bir haber çıkmasın.Türkiye ajanı olmakla suçluyorlar,Erdoğanın ajandasını takip etmek gibi anti demokratik uygulamlarla karşılaşıyorlar.Derneklere vergi müfettişleri gönderilerek baskı altında tutuluyorlar.Hareket alanları daraltılıyor.Merkel canlı yayında camiler kapatılabilmeli dedi.Aba altından sopa gösteriliyor ve Türkler kıskaca alınarak susturulmaya çalışılıyor.

Erdoğanın çağrısı niçin tam ve güçlü bir karşılık bulmadı ,sebebleri bunlar olabilir mi.Dernekler ve Türkler bu kavgada arada ezilmektenmi çekiniyorlar.Bu sorulara cevap verilmelidir.Almanyalı Türkler bu sessizliği sorgulamalıdır.

Bir başka neden varki hiç kimse o konuyu tartışmaya cesaret edemiyor.Almanyalı Türkleri, Almanya siyasetine ilgisiz olabilirler mi.İşte işin püf noktası burası.Evet ilgisizler.Türkiye seçimleri için akşama kadar kuyrukta bekleyenler, Almanya seçimleri söz konusu olduğunda kıllarını kıpırdatmıyorlar..

Bu yanlış politikaların sorumlusu yada sorumluları kimdir.Avrupada ki tüm dernek ve vakıfların genel merkezleri Almanya da.Avrupa daki genel tablodan birazcık Almanya merkezli fedarasyonlar mesul değilmi.Çünkü Avrupalı Türkler zihniyet olarak Almanya dan yönetiliyor.Türk toplumunun kahir ekseriyetini oluşturan dindar,milliyetçi insanlarımız Almanya siyasetinde ne kadar etkili.Neredeyse sıfır.Bunun vebali kimin.
Siyasi şuurdan yoksun bir halkın haklarını koruması ne kadar mümkün.Apolitik bir toplumun vebalini kim ödeyecek..

İşte sonuç ortada.
Biraz korku salınınca ortalıkta kimsecikler yok
Siyasi şuurdan yoksun bir halk modern köledir.
Bu yanlıştan dönülmelidir.
Erdoğan Almanya gerilimi turnusol kağıdı görevi görmektedir.Sadece biraz derinlikli bakalım yeter..

agedikoğlu 05 eylül 2017



4 Eylül 2017 Pazartesi

Macron-Erdoğan ilişkisinde nerde durmalıyız..

Macron ve Erdoğan yakınlaşması Türkiye ve Fransa ilişkilerinde yeni bir döneme mi işaret ediyor.Bekleyip göreceğiz.Şimdiden bir şeyler söylemek için çok erken..Ancak şu gözden kaçmamalı. Hollande, döneminde başlayan Türkiye, Fransa ilişkilerinde ki  ılıman iklim Macron'un Türkiye ile ilgili bir dergiye verdiği mülakatta söylediği sözlere rağmen iyi bir seyirde sürüyor. Almanya nın başını çektiği ve Türkiye- Avrupa ilişkilerini gerginleştiren bir politikaya rağmen, Fransa nın  Türkiye ilişkilerinde Almanya ya mesafeli bir tutum alması Fransalı Türkler ve Türkiye için anlamlıdır..

Seçim dönemlerinde siyasal tercihlerimizi belirlerken Macron'un temsil ettiği siyasal tercihleri desteklemek ayrı şey,O seçildikten sonra O'nun  Cumhurbaşkalığında Fransa nın yönetimiyle ilgili görüşlerde bulunmak ayrı şeyler.Seçimler oldu ve Fransa halkları tercihlerini Macron'dan yana koydu.Bu aşamadan sonra ileriye bakmak gerekir.

Fransalı Türkler, Türkiye ve Fransa ilişkilerinin her alanda geliştirilmesi için çalışmalıdır.Ortak çıkarlarımız bunu gerektirmektedir.Fransa da 800.000 civarında Türk kökenli Fransa yurttaşı yaşamaktadır.Fransa ve Türkiye nin ekonomik,siyasi ve kültürel ilişkileri ne kadar gelişirse  halkların karşılıklı bağımlılıkları ne kadar artarsa barış içinde ve  birarada yaşama umudu o oranda artar.

Fransa Türkler bu süreçlere köprü olmalıdır.Fransa nın doğudaki en büyük ve güvenilir partneri Türkiye olmalı ve Türkiye nin Batıdaki  en büyük ve güvenilir partneri Fransa olmalıdır.Bu tezi geliştirecek çalışmalar içinde olunmalıdır.Türk stklar her platformda bu anlayışı yaygınlaştırılmalıdır.
Bu amaçla toplantılar düzenlenmeli,karşılıklı olarak üniversitelerin işbirlikleri arttırılmalı ve ekonomik işbirlikleri güçlendirilmelidir.

Macron'un görev süresi bittikten sonra yapılacak ilk seçimde siyasal tercihlerimizi kullanırken elbette bu konuda farklı düşünmeye devam edeceğiz.Bu politikalar doğru yönetilebilirse halklarımızın hakları korunmuş olacaktır

agedikoğlu 04 eylül 2017